
ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI NEDİR?
Eşlerin boşanma konusunda anlaşamamış olmaları ya da boşanma konusunda mutabakata varmış olmalarına rağmen nafaka, maddi tazminat, manevi tazminat, velayet gibi hususlarda anlaşamamış olmaları halinde bu anlaşmazlığın mahkeme kanalı ile çözülmesi durumudur.
BOŞANMA DAVASI NASIL AÇILIR?
Çekişmeli boşanma davası, anlaşmalı boşanma davası gibi Aile Mahkemesi’ne dilekçe sunmak suretiyle açılır. Ancak çekişmeli boşanma da taraflar boşanmanın sonuçları hususunda mutabakata varamamış olduklarından, boşanma davasını açan taraf dava dilekçesinde boşanmayı, varsa maddi manevi tazminat, nafaka ve çocuğun velayetinin kendisine verilmesini haklı kılan sebeplerini açıklamak ve yargılama esnasında kendisine verilen süre içerisinde haklılığını gösteren delilleri mahkemeye sunmak zorundadır.
BOŞANMA DAVASINDA YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME NERESİDİR?
Anlaşmalı boşanma davasında olduğu gibi çekişmeli boşanma davasında da görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Anlaşmalı boşanmada taraflar aralarında yaptıkları protokolde yetkiye ilişkin düzenleme yapmakta serbest olup; belirledikleri yer aile mahkemesinde davayı açabilmektedirler.
Çekişmeli boşanma davasının ise belirlenen yetki kurallarına uygun olarak açılması gerekmektedir. Buna göre; davacının davanın açıldığı andaki yerleşim yeri aile mahkemesi, davalının davanın açıldığı andaki yerleşim yeri aile mahkemesi veya eşlerin sın 6 aydan beri birlikte ikamet ettikleri yer aile mahkemesinde çekişmeli boşanma davası açılmalıdır.
KİMLER BOŞANMA DAVASI AÇABLİR?
Evlilik birliğinin eşlerin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olması halinde eşlerden biri boşanma davası açabilir.
Bu durumda davacının kusuru daha ağır ise davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
Boşanmaya ilişkin tarafların birbirlerinden karşılıklı talepleri bulunması halinde davayı ilk hangi tarafın açtığının bir önemi yoktur. Ancak aleyhine boşanma davası açılan davalı tarafın, davacı taraftan olan taleplerinin mahkeme tarafından hükme bağlanabilmesi için karşı dava açılması gerekmektedir. Bu durumda her iki dava birlikte görülür ve hem boşanma talepleri hem de tarafların birbirlerinden olan başkaca talepleri hususunda mahkemece karar verilir.
BOŞANMA SEBEPLERİ NELERDİR?
Boşanma sebepleri genel boşanma sebepleri ve özel boşanma sebepleri olarak sınıflandırılmaktadır.
Genel Boşanma Nedenleri Nelerdir?
Genel boşanma sebebi adı altında ileri sürülebilecek çok sayıda sebep bulunmakla birlikte hâkim bu sebeplerin varlığını ve evlilik birliğini temelden sarstığı hususunu incelemektedir. Yapılan yargılama sırasında verilen beyanlar ve sunulan delillerle sebebin varlığı ve bu sebebin evlilik birliğini temelden sarstığının ispat edilmesi halinde tarafların boşanmalarına karar verilecektir.
Genel boşanma sebepleri tek tek sayılmamış olup; duruma göre değerlendirilmektedir. Bir kısım örnekler vermek gerekirse;
- Eşin sürekli olarak sevmediğini söylemesi.
- Güven sarsıcı davranışlarda bulunması. Bu durumda net bir şekilde aldatma ve benzeri bir durumun yaşanması gerekmemekte, eşin diğer eşin güvenini sarsacak şekilde açıklama yapmaksızın eve sürekli geç gelmesi- geç saatlere kadar karşı cins ile iletişimde olması, sosyal medyada karşı cinsten kişiler ile yazışması gibi durumlar da güven sarsıcı hareket olarak değerlendirilmektedir.
- Eşin kredi kartını iptal etmek, aile bireyleri ile görüşmesini yasaklamak gibi kişilik haklarına saldırı niteliğindeki eylemler
- Eşin eve sürekli alkollü olarak gelmesi ve taşkınlık çıkartması.
- Eşi doğal olmayan yoldan cinsel birlikteliğe zorlama.
Özel Boşanma Nedenleri Nelerdir?
- Zina Nedeniyle Çekişmeli Boşanma
Evlilik birliği ile taraflar birbirlerine karşı sadakat yükümlülüğü altına girmektedirler. Eşlerden biri başka biriyle cinsel ilişkiye girmek suretiyle sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğinde zina nedeniyle boşanma davası açılabilmektedir. Zina, boşanmanın özel nedenleri arasında sayılmakta olup cinsel ilişkinin gerçekleştiğinin ispatı gerekmektedir. Uygulamada bu durumun bilinmemesi nedeniyle zina sayılamayacak eylemler gerekçe gösterilerek mahkemeden zina nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesi talep edilmekte, ancak ortada hukuki anlamda bir zina mevcut olmadığından dava reddedilerek davacı tarafın mağdur olmasına neden olunmaktadır. Örneğin eşlerden birinin başkaları ile yazışıyor olması, görüştüklerinin tespit edilmesi, sarılması ya da öpüşmesi gibi durumlar zinanın varlığını göstermemektedir. Bu durumlar ancak eşin güven sarsıcı hareketi nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gündeme getirebilecektir. Bu ve buna benzer ayrımların doğru şekilde yapılıp; hak kaybına uğranılmasının önüne geçilebilmesi için boşanma davasında uzman avukattan hukuki destek almakta fayda bulunmaktadır.
Zinanın varlığını ispat edebilmekte güçlük yaşanmaktadır. Kimi zamanda dava açacak olan eş diğer eşin zina yaptığına ilişkin delil elde edebilmek adına ses kaydı, görüntü kaydı vb. yollara başvurmakta bu yöntemlerin de hukuka uygunluğu ödem arz etmektedir. Aksi takdirde dava açacak olan eş TCK ilgili maddeleri gereğince suç teşkil eden bir eylemi gerçekleştirmiş olacaktır.
Dava açacak olan eş; zina yani aldatmanın varlığını ispat etmek için çeşitli delillere başvurabilir. Bu deliller somut olaya göre değişiklik göstermektedir. Örneğin;
- Eşin karşı cins ile otel kayıtlarının ele geçirilmesi
- Zinayı ispat etmek amacıyla bir defaya mahsus alınan ses ve görüntü kayıtları
- Kredi kartı ekstreleri
- Eşin, diğer eşin olmadığı bir zamanda aile konutuna karşı cinsten birini alması
Gibi hususlar aldatmanın varlığını ortaya koyabilmektedir.
Zinanın varlığını öğrenen eşin öğrenmeden itibaren 6 ay; geç öğrenmişse dahi zina olayının gerçekleşmesinden itibaren 5 yıl içerisinde bu hususa dayalı olarak çekişmeli boşanma davasını açması gerekmektedir. Eşin zina olayını öğrenmeden sonra aldatan eşi affetmesi durumunda dava açma hakkı ortadan kalkmaktadır. Kişinin affettiğini açık bir şekilde söylemesi gerekmemekte olup; affettiği anlamına gelen yazışmalar, birlikte tatile çıkmaları, aynı evi paylaşmaya devam etmeleri gibi hususlarda da affettiği değerlendirilmekte ve bu olaya dayanarak dava açma hakkı ortadan kalkmaktadır.
- Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma
Eşin diğer eşe yönelik öldürme kastı taşıyan, işkence niteliğindeki veya onur kırıcı şekildeki eylemleri boşanma davasında özel boşanma sebebi olarak ileri sürülebilecektir. Burada da kast terimi önem taşımaktadır. Yani eşin ihmali davranışı ile farkında olmadan, bilip istemeden diğer eşin yaralanmasına ya da zarar görmesine sebep olması halinde bu özel boşanma sebebiyle açılacak boşanma davasına dayanak olarak ileri sürülememektedir.
Hayata kast, pek kötü muamele ve onur kırıcı davranışı oluşturan davranışlar kanunda tek tek sayılmış olmamakla birlikte;
- Eşin diğer eşe intihara teşvik edecek nitelikte söz ve davranışlarda bulunması
- Eşin ölüm tehlikesine sessiz kalmak
gibi eylemler hayata kast,
- Acımasızca dövmek,
- Zulüm, eziyet,
- Hapsetmek,
- Aç bırakmak,
- Aşırı derecede veya normal olmayan şekilde cinsel ilişkide bulunmak
gibi eylemler pek kötü muamele,
- Eşin toplum içinde hakaret etmesi
- Eş aleyhine iftiralarda bulunmak
- Eşi evden kovmak
- Sürekli olarak hakaret etmek
Gibi eylemler ise onur kırıcı davranışlara örnektir. Hakim davranışların onur kırıcı ya da pek kötü muamele teşkil edip etmediğini değerlendirmeli ve bu değerlendirmeyi yaparken de tarafların eğitim, sosyo kültürel durumları gibi sübjektif hususları da dikkate almalıdır.
- Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma
Türk Medeni Kanunu’nun 163. Maddesinde düzenlenen bir özel boşanma nedenidir. Kanunda belirtildiği üzere “Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.”
Hırsızlık, dolandırıcılık, uyuşturucu ticareti, cinsel taciz ve cinsel istismar gibi eşi küçük düşürücü ve eşin toplum içine çıkamamasına veya eşin toplumsal kınama ve dışlamayla karşılaşmasına neden olan suçlar bu kapsamda değerlendirilebilmektedir.
Eşin bu suçları kasten ve evlilik birliği içerisindeyken işlemesi halinde diğer eş boşanma davası açabilecektir.
Haysiyetsiz yaşam sürme nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için; haysiyetsiz yaşam teşkil eden eylemin evlilik birliği içerisinde gerçekleşmesi ve sürekli olması gerekmektedir. Yani haysiyetsiz yaşam teşkil eden eylemin bir kere gerçekleştirilmesi haysiyetsiz yaşam sürme gerekçesi ile boşanma davası açmak için yeterli olmayacaktır.
Yargıtay kararlarına göre Haysiyetsiz yaşam teşkil eden eylemler;
- Eşin yasal da olsa pavyon işletmesi,
- Eşcinsel ilişki yaşaması,
- Başkalarıyla öpüşmesi ve flörtleşmesi,
- Alkol ve kumar bağımlılığı,
- Randevu evi işletmesi
- Terk nedeniyle çekişmeli boşanma
Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim “veya noter” tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
Hâkim ya da noter terk eden eşe iki ay içinde eve dönmesi gerektiğini ve dönmemesi halinde doğacak hukuki sonuçlara ilişkin ihtarda bulunmadan önce olayın esasına ilişkin bir inceleme yapmaksızın ihtarı yapmaktadır. Eşe ihtar gönderebilmek için adres bilgilerinin tespit edilememesi gibi durumlarda ihtar ilan yolu ile yapılabilir ve boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmeden ihtar isteminde bulunulamayacağı gibi ihtardan sonra iki ay geçmedikçe de terk nedeniyle boşanma davası açılamaz.
- Akıl hastalığı nedeniyle çekişmeli boşanma
Evlilik birliği devam ederken eşlerden birinde ortaya çıkan ve iyileşemeyeceği resmi sağlık raporlarıyla sabit olan akıl hastalığı yüzünden evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesi durumunda eş, bu nedene dayanarak boşanma davası açabilecektir. Bu sebebe dayanarak açılacak boşanma davasının kabulü için akıl hastalığının iyileşemeyecek seviyede olması, bu durumun resmi sağlık kurumu raporlarıyla tespit edilmiş olması, hastalığın evlilik birliği içerisinde iken ortaya çıkması ve evlilik birliğinin çekilmez bir hal alması gerekmektedir.